Huzur'un Göl Hali; Como
Bir aylık gezi sonrası ayağımın tozuyla onca yazacak başlık arasından, huzurun göl hali Como Gölü'nü seçtim. Milano'dan günübirlik bir Como Gölü gezisi ile karşınızdayım!
Genelde gezi yazılarının pek cömert davranmadığı bir şehirdir Milano. Görecek pek bir şey olmadığı, sadece Duomo'dan ibaret olduğu söylenir (ki bu mevzuya da gelmeyi planlıyorum). Ama biraz haksızlık ediyorlar Milano'ya. Gerek şehir, gerekse 1-2 saat mesafedeki yakın çevresi güzel seçenekler sunuyor bizlere. Bunlardan biri de Como Gölü!
Como Gölü'nün en güzel yerleşimlerinden biri Varenna.
Como Gölü Çevresindeki YerleşimlerYaygın kanının aksine; Como Gölü demek Como yerleşimi demek değil. Ters Y harfi şeklindeki gölün kıyısı boyunca görece büyük, küçük birçok yerleşim dizili ve Como bunlardan en bilineni sadece. İtalya'nın kuzeyinde, İsviçre sınırına çok yakın olan Como Gölü, İtalya'nın en büyük 3. gölü. Birinci sırayı; yine kuzeyde yer alan Garda Gölü, ikinci sırayı ise Como Gölü'nün hemen yanında yer alan ve İsviçre ile İtalya'nın bölüştüğü Maggiore Gölü alıyor. Como Gölü; İsviçre'ye yani Alpler'e yakın olduğu için tahmin edersiniz ki göl manzarasına arkada yükselen dağlar da eşlik ediyor. Bu coğrafyayı görünce, Como Gölü'nün aslında bir buzul gölü olduğu bilgisine pek şaşırmıyoruz.
Arkada yükselen dağlarla etkileyici bir manzara sunuyor Como Gölü.
Son dönemde oldukça popüler bir turist noktası olan Como Gölü; aslında pek de sonradan görme değil. Eski zamanlardan beri (Roma dönemi kadar eski) aristokratlar ve varlıklı kişilerin favori dinlenme/tedavi yeriymiş. Bu varlıklı geçmişin en net izleri; bizim Boğaz yalıları gibi göl çevresine dizilmiş veya daha iç, yüksek kısımlarda geniş bahçeler, ormanlık alanlar arasında konumlanmış görkemli villalar.
Yol kenarında mütevazi bir villa.
Bu son dönemdeki popülerliğini, gölün çevresinde ev sahibi olan birçok ünlüye de borçlu. Biraz popüler kültüre hizmet etmek gerekirse; gölün çevresinde ev sahibi olan ünlülerden bazıları; Madonna, George Clooney, Ronaldinho ve Sylvester Stallone. Gerek popüler kültür olsun sebep, gerekse doğal güzellikleri sonuç değişmiyor; özellikle yaz aylarında m² başına düşen turist sayısının fazlalığı.
Como Gölü çevresindeki tüm yerleşimler böyle renkli evlerle dolu.
Ama ben şanslıydım ki turist kalabalığıyla bloke edilmemiş sokaklar, sahiller eşliğinde Como'nun huzur veren doğasını ve sakinliğini deneyimleyebildim. 15 Mart tarihli bu gezimiz sezondan önce ve haftaiçine denk geldiği için bu kadar şanslıydık. Başka bir şans faktörü ise; güneşli ve sıcak havasıydı bu geziyi görsel anlamda daha keyifli kılan...
Bellagio'dan huzur dolu bir Como Gölü manzarası.
Milano'dan Como Gölü'ne UlaşımMilano'dan Como Gölü'ne ulaşım oldukça rahat. Sadece gitmek istediğiniz yere göre çeşitlilik gösteriyor. Como Gölü çevresinde yer alan farklı yerleşimler ve göle dair bilgilerin daha anlaşılır olabilmesi için aşağıda yer alan görseller işinize yarayacaktır.
Como Gölü yerleşimleri ve trenle ulaşım seçenekleri.
1- Doğrudan Como yerleşimine gitmek istiyorsanız; Milano merkez tren garı Centrale'den veya başka bir tren istasyonu olan Cadorna'dan kalkan hızlı trenlerle yaklaşık yarım saate Como'ya varabilirsiniz. Gölün sol ayağında bulunan Como'dan diğer yerleşimlere geçmek için ise feribotları kullanabilirsiniz. Hatta; Como-Tavernola-Cernobbio-Moltrasio-Torno-Urio arasında çalışan hop on/hop off (yani istediğiniz durakta inip, gezip, sonra başka bir feribotla yola devam edebileceğiniz) ring seferlerini kullanarak küçük bir tur da yapabilirsiniz.
Milano'dan Como Gölü'ne seyahat başlıyor!
2- Bizim de tercih ettiğimiz diğer bir seçenek olan; Como Gölü'nün ortasında yer alan Varenna'ya gidip oradan feribotla istediğiniz yere geçmek. Milano Centrale'den Varenna Esino tren istasyonuna yaklaşık 1 saatlik tren yolculuğu ile varabilir (2.sınıf gidiş-dönüş tren biletleri 13,4€) ve sonrasında feribotla istediğiniz yerleşime geçebilirsiniz.
Milano-Como Gölü tren saatlerini buradan kontrol edebilirsiniz. Como Gölü feribot seferleri için burayı kontrol edebilirsiniz.
Bellagio Gezilecek Yerler
Bu genel bilgilerden sonra bizim yaptığımız rota üzerinden devam ediyorum. Biraz tembel davranıp 10.20 treniyle Milano Centrale'den hareket edip 11.23'te hedefe yani Varenna'ya ulaşıyoruz. Sevimli yerleşim Varenna'yı gezmeyi dönüşe bırakıp tren istasyonunun arkasında yer alan feribot iskelesine gidip, gidiş-dönüş biletlerimizi alıyoruz (kişibaşı 9,2€) ve iskeleye yaklaşan feribota doğru yöneliyoruz. Hedefimiz gölün iki kola ayrıldığı noktada yer alan Bellagio yerleşimi. Etrafta görülen yüksek karlı zirveler ve gölün sakin suyu ile 15 dakikalık feribot yolculuğu az bile geliyor ve Bellagio'nun rengarenk evleri sudaki yansımalarıyla daha da etkileyici bir şekilde hoş geldiniz diyor feribotta yer alan az sayıdaki turiste.
Como Gölü'nün iki kola ayrıldığı Bellagio ilk durağımız.
Sezon dışı olduğu için ortalık gayet sakin, hatta sahil boyu sıralı lokantalar ve cafelerden çoğu kapalı. Açık olan bir cafe görüyoruz ve günün ilk kahvesi için mola veriyoruz. Oymalı ahşap raflar ve mobilyalarla eski zamanlara götürüyor birden cafe bizi. Enerjimizi depoladıktan sonra cafenin önündeki arkadlı yoldan dar merdivenli sokaklara dalıp şehrin rengarenk evleri arasında kayboluyoruz. Dar yollar kimi yerlerde küçük meydanlara, kimi yerlerde de gösterişli villaların önüne çıkartıyor bizi.
Günün ilk durağı pek bir nostaljik.
Ana yolu takip ettiğimizde, gölün iki kola ayrıldığı kıyıya varıyoruz. Ufak bir liman ve dalgakıran sayesinde tam uc noktaya varıp panaromik göl manzarasına kavuşuyoruz. Hava henüz biraz puslu olsa da etraftaki dağların heybeti bu pusta bile etkileyici.
Gölün ikiye ayrıldığı burundan manzara.
Geri dönüş yolunda tekrar St.James Bazilikası'nın önünde buluyoruz kendimizi ve 12. yüzyıldan kalma bu yapının içine bir göz atmadan geçmiyoruz bu sefer. Tekrar sahile inip feribot saatini kontrol ettikten sonra bu sefer sahil boyunca yürüyüp temiz havanın ve güneşin tadını çıkartıyoruz, emekliler gibi banklarda oturup gölü ve karşı kıyıdaki yerleşimleri izledikten sonra bir pizzanın vakti diyoruz ve sahildeki restoranlardan birine oturuyoruz. Sezon olmadığı için midir bilemiyorum ama fiyatlar gayet normal ve pizzalar da çok lezzetli.
12. yüzyıldan kalma St.James Bazilikası.
Bazı şehirler vardır, hiçbir şey bilmeden sadece sokaklarında kaybolarak gezersin. Dokusunu, insanlarını çözmeye çalışarak. Bellagio da böyle bir yer. Sadece sokaklarında kaybolmak bile orada bulunmak için yeterli bir neden bence.
Bellagio'nun dar, merdivenli ve rengarenk sokakları.
Varenna Gezilecek Yerler
Feribota binip yavaş yavaş Bellagio'nın renkli kıyısından ayrılırken başka bir renkli kıyı bekliyor bizi; Varenna. 769 yılında yerel balıkçılar tarafından kurulan bir balıkçı kasabası aslında burası. Bellagio'nun aristokrat havası burada yerini daha mütevazi bir yerleşime bırakıyor. Sahil boyu üst üste binmiş renkli kutular gibi duran evleriyle ve bu evlerin sudaki yansımasıyla daha feribotla yaklaşırken hayran bırakıyor kendine Varenna.
Varenna'da Como Gölü'nü izleyen renkli kutucuklar.
İskeleden indikten sonra hemen sağa dönüp sahil boyu uzanıp kent merkezine varan ahşap patikadan ilerliyoruz. Kayalıklara tutturulan ve denizin üzerinde yürüdüğünüz bu patikanın üstü yer yer sarmaşıklarla örtülü. Pek bir hoş olan bu yürüme yoluna neden "aşıklar yolu" denildiği çok belli... Aşıklar yolunu takip edip kendimizi balıkçı kayıklarının kıyıya çekildiği, insanların banklarda oturup güneşin tadını çıkarttığı küçük bir meydanda buluyoruz. Küçük küçük dondurmacıların dizildiği arkadlı yollardan geçip tekrar rengarenk evler arasında kayboluyoruz.
Sahildeki küçük meydan.
Merdivenlerin mi sokaklara, yoksa sokakların mı merdivenlere dönüştüğünü düşünerek dar geçitlerden, küçük taşlarla döşenmiş yollardan geçerek kasabanın üst kısmına San Giovanni Meydanı'na ulaşıyoruz. Ağaçlarla, 11. yüzyıldan kalma küçük ama heybetli San Giovanni Battista Kilisesi ile keyifli bir meydan. Buradan kasabanın daha üst kısımlarına çıkıp Vezio Kalesi'nden veya sahil boyu ilerleyip Villa Monestero ve Villa Cipressi'den Como Gölü'nü seyredebilirsiniz.
San Giovanni Meydanı.
İyi korunmuş bu ortaçağ kasabasının da sokaklarında kaybolduktan sonra Milano'ya dönüş trenimizin saati yaklaştığı için tekrar tren garına doğru yürüyüşe geçiyoruz. Bizim Como Gölü gezimiz; gölün orta kısmında yer alan Bellagio ve Varenna odaklıydı. Yine orta kısımda yer alan ve turistik olarak popüler olan Menaggio'yu da rotaya katıp üçgen oluşturabilir veya illa ki Como'yu da göreyim derseniz gölün güneybatı ucuna doğru rotanızı genişletebilirsiniz. Rota ne olursa olsun; 4-5 saatliğine gölün ve doğanın huzuruna, rengarenk evlerin neşesine dalmak için Como Gölü sizi bekler!
Son olarak da Como Gölü gezisinin videosuyla başbaşa bırakıyorum sizi... Bu kadar yazı, fotoğraf ve video ile hala plan yapmaya başlamadıysanız benim yapabileceğim başka bir şey kalmamıştır:)
Güncel yazılardan haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımı takip edebilirsiniz
→ instagram/sezinlegez
→ facebook/sezinlegez