Gaziantep: Bol Yemeli Bir Hafta Sonu Rotası
İki günlük, bol glikozlu bir gezi yazısı ile karşınızdayım. Midesinin peşinde gezen biri olmadığım düşünülürse, muhtemelen en çok yemek ve restoran içeren yazılarımdan biri olacaktır Gaziantep Gezi Rehberi. Yasal uyarımı şimdiden yapmış olayım; bol can çekmeli, ağız sulanmalı bir gezi yazısı sizi bekliyor!
Öncelikli hedefin yeme-içme olduğu destinasyonlardan biri Gaziantep. Tam bir “bu hafta sonu kebaba, tatlıya doyalım!” hedefiyle soluğu havaalanında alacağınız bir yer. Gezilecek yerlere ve nerede, ne yeneceğine dair bilgileri farklı başlıklar altında ele alacağım bu yazıda. Çünkü gitmeden önce dersime çok iyi çalıştım. İnternetten yaptığım araştırmalar, önceden oraya giden arkadaşlarımdan aldığım bilgiler ve en önemlisi Gaziantepli arkadaşlarımın tavsiyeleri ile tam teçhizatlı kameraman Cevat Kelle misali donanımlandım:) Nerede ne yenir listem uzun ama, zamanım az ve midem de küçük olunca önerilen tüm lokantalara gitme fırsatım olmuyor maalesef. Midesine güvenenler için önerilen tüm mekanları burada sizlere de aktaracağım, panik yok:)
Gaziantep’te Gezilecek Yerler
Gaziantep’in nasıl bir şehir olduğuna dair herhangi bir düşüncem olmadığını sanıyordum. Meğersem bir beklentim varmış ve pek de yüksek değilmiş. Gayet modern ve düzenli bir şehirle karşılaşınca bu durumun farkına varıyorum. Çok büyük olmayan şehir merkezinde yürüyerek her yere gitmek mümkün. Sadece Zeugma Mozaik Müzesi şehir merkezinin biraz dışında olduğu için oraya giderken taksi kullanmanızı öneririm ama onun dışında önerim; yaya ulaşım. Yediğiniz ve yiyeceğiniz onca yemeği de hesaba katarsanız yürümek en yerinde tercih olacaktır.
Gaziantep’te en dikkatimi çeken şeylerden biri; müzelerinin fazlalığı. Hepsini gezme fırsatı bulamamış olsam da gezdiğim müzelerin içeriklerinin zenginliği karşısında şaşırdığımı da söylemem gerek.Zeugma Mozaik Müzesi: Eski Tekel Fabrikası'nın arazisine kurulan müze; 30 bin m²’lik bir alana sahip ve dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olma özelliğini taşıyor. Dünyanın en büyük mozaik müzesi de neredeymiş? derseniz o da bu topraklarda bulunuyor: Hatay Arkeoloji Müzesi.
Milattan önce 300 yılıyla tarihlenen ve dönemin önemli bir yerleşimi olan Zeugma’dan kurtarılan mozaikler, müzenin ana eserlerini oluşturuyor. Fırat Nehri üzerinde kurulan Birecik Barajı’nın suları altında kalan bu antik kentten taşınan 51 adet mozaik arasında, meşhur “Çingene Kızı” da bulunuyor. Gaziantep’in simgesi haline gelen bu mozaik figürü; aslında 70-80 cm genişliğinde yani tahmin ettiğinizden çok daha küçük ama bu figürün de bir parçası olduğu zemin mozaiğinin tamamı yaklaşık 300 m² büyüklüğünde. 1960’lı yıllarda yapılan kaçak kazılar sırasında yurtdışına kaçırılan bu zemin mozaiğine ait 12 parça, tam 58 yıl sonra ait olduğu topraklara geri dönmeyi başarmış ve müzedeki yerini almış.
Müzede; Zeugma Antik Kenti’nde bulunan mozaiklerin yanı sıra Gaziantep’in yakın çevresinde bulunan Geç Antik Döneme ait kilise mozaikleri de sergilenmekte. Yazın; 09.00/19.00, kışın ise; 09.00/17.00 saatleri arasında açık olan müzeyi müze kart ile ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. Müze kartı olmayanlar için ise giriş bedeli 20 tl.Şahinbey Milli Mücadele Müzesi: Antep’in, nasıl Gaziantep olduğunun resimlerle, videolarla, orijinal tarihi nesnelerle desteklenmiş hikayesi denebilir bu müzeye. Milli Mücadele zamanında, Antep henüz Halep’e bağlı küçük bir kaza iken Fransız ve İngiliz kuşatması altında yaşanılan zorluklar ve buna rağmen yapılan kahramanlıklar karşısında etkilenmemek mümkün değil.
Eski bir Antep evinde başladığınız müze gezisi, yer altındaki mağaralarda son buluyor. Fransızlar tarafından 25 ay süren kuşatmanın son 10 ayı çatışma halinde geçmiş ve şehre 70 bin bomba atılmış. Antepliler karşılaştıkları bu saldırılardan mağaralara sığınarak kurtulmayı başarmışlar. İnsan eliyle yapılan bu mağaralar hem sığınma hem de savaş için gerekli araç gerecin yapıldığı atölyeler olarak kullanılmış. Girişin ücretsiz olduğunu bu müzeyi es geçmemenizi tavsiye ederim.Bayazhan ve Gaziantep Kent Müzesi: Bayaz Ahmet Efendi adında bir tütün tüccarı tarafından 1909 yılında yaptırılan bu taş yapı; Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngilizler tarafından karargah olarak, Antep Harbi zamanında ise hapishane olarak kullanılmış. Günümüzde ise restoran, kafe, bar şeklinde hizmet veriyor. Bu işlevlerinin yanında şehrin kültür ve tarihini tanıtmak amacıyla güzel bir müze de barındırıyor. Restorana veya bara gitmeseniz bile (ki gitmenizi tavsiye ederim) iç avlusuna girip şöyle bir göz atabilirsiniz.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2009 yılında açılan bu müzede; el sanatları, mutfak kültürü, turistik ve tarihi yerler hakkında bilgi patlaması sizi bekliyor. Öğrencilere ücretsiz olan müzeye giriş ücreti sadece 2 tl.Bey Mahallesi: Eski zamanların kent merkezi sayılan Kale bölgesine yakın bu mahalle; dar sokakları ve taş konakları ile tarihi kent dokusuna en iyi tanıklık edebileceğiniz, sokaklarında keyifle gezeceğiniz bir yer. Kimi taş konakların restorasyonları devam etmekte ama genel olarak yenilenmiş mahallede bir çok müze de ziyaretçilerini bekliyor.
Atatürk Anı Müzesi, Hasan Süzer Etnografya Müzesi, Ali İhsan Göğüş Müzesi ve açılmasında Sunay Akın’ın büyük emekleri olan Oyuncak Müzesi bu şirin mahalleyi gezerken ziyaret edebileceğiniz müzeler.Gaziantep Kalesi ve Kalealtı: Günümüz kent merkezinin birazcık dışında kalan, yani merkezde gezerken göremeyeceğiniz Gaziantep Kalesi; 25-30 metre yüksekliğindeki bir tepenin üzerine inşa edilmiş vakti zamanında. Bu zamanın tam olarak neye denk geldiği bilinmese de üzerine inşa edildiği höyük, 6000 yıl öncesiyle tarihlendiriliyor.
Sedef ustalarının dükkanlarının sıra sıra dizildiği, kalenin eteklerinde yer alan Kalealtı bölgesinde gezmeden, alışveriş yapmadan veya en azından sıcakkanlı esnafıyla bir çift kelam etmeden ayrılmamanızı öneririm.Bakırcılar Çarşısı: Gaziantep denilince herkesin ilk üçünde yer alan meşhur çarşı, adını bakırcı ustalarından almış ama başka birçok el sanatına dair ürünler bulmak da mümkün. Işıl ışıl bakırların aydınlattığı, sedef kaplı ahşapların süslediği çarşıyı gezerken çoğu zaman bakır ustalarının çekiç sesleri size eşlik ediyor. Eğer şanslıysanız buna bir de sanatını yaparken türkü söyleyen ustaların dükkanlardan süzülen nağmeleri de ekleniyor.
Zincirli Bedesten: “Bedesten” kelimesi kulağa biraz garip gelse de günümüz alışveriş merkezinin atası oluyor aslında. Eski zamanlarda alışverişin kalbi olan, iki tarafı dükkanlarla dizili, ince uzun ve üstü kapalı bu yapılardan sadece iki tanesi günümüze ulaşmayı başarmış Gaziantep’te. Bunlardan biri olan ve 18.yy’da yaptırılan Zincirli Bedesten, uzun bir süre kasaplara ev sahipliği yaptığı için Et Hali olarak da biliniyormuş. Günümüzde hediyelik eşya veya baharat alışverişini yapmak için sokaktan sapıp büyülü atmosferine girecek gezginleri bekliyor.
Almacı Pazarı: Baharat, kuruyemiş (tabii ki antep fıstığı!), kurutulmuş domates, patlıcan, biber vb. gibi Gaziantep mutfağına dair her şeyi bulabileceğiniz bir yer burası. Evlerinde belli bir süre Gaziantep lezzetleri estirmek isteyenlerin soluğu alacağı ve elleri kolları dolu çıkacağı Almacı Pazarı’nın renk cümbüşüne dahil olmayı unutmayın.
Tarihi Tahmis Kahvesi: Almacı Pazarı’nda kabaran iştahınızı biraz dizginlemek için yakınlarda bulunan Tahmis Kahvesi, bir menengiç kahvesi veya zahter çayı içmek için en doğru seçenek olacaktır. Tekke’ye yani Mevlevihane’ye gelir getirmesi için 1600’lü yıllarda yapılan bu binada zamanında kahve çekilip, satılırmış. Zaten “tahmis” kelimesi de kahvenin dövüldüğü yer demekmiş. Kahvenin ortasında kurulu sobasıyla, duvarları kaplayan lambirleriyle, tavandan sarkan avizeleriyle, cam kenarındaki masaların müdavimi yaşlı amcalarıyla zaman yolculuğuna çıkacağınız, keyifli bir mekan Tahmis Kahvesi. Kahvenin yanında ikram ettikleri karışık çerez tabağının bağımlılık yaptığına dair ciddi şüphelerim var:)
Gözlerden uzak olan ama gezilip görülmeye değer başka yerler de bulunuyor Gaziantep'de. Gözlerden uzak diyorum çünkü yer altında bulunuyor buralar. Türkiye'de başka bir örneği bulunmayan Kastel ve Livaslar'dan bahsediyorum. Tarihi 13. yüzyıla kadar dayanan kastel ve livaslar; şehre temiz su sağlayan kanallar sistemi ve bu kanalların kamu kullanımına açık özgün mimari mekanlar olarak özetlenebilir. Gaziantep'in özgün su mimarisi örneği kastel ve livaslar hakkında daha fazla bilgi için şu yazımı da okuyabilirsiniz:
Gaziantep'in Özgün Su Mimarisi: Kastel ve Livas
Gaziantep’te Nerede, Ne Yenir?
“Hah! asıl konuya gel.” diyenleriniz varsa, işte geldik:) Çok zengin bir mutfak kültürüne sahip bu topraklardan, tıka basa doymadan dönmek olmaz! Önce kahvaltı kültürlerinden bahsederek başlayayım. Birkaç yerde okumuştum ve pek gerçekçi gelmemişti açıkçası ama yerel arkadaşlarımdan da teyit alınca bu kahvaltı çılgınlığından emin oldum.
Güne ne kadar erken başlıyorsunuz bilmem ama Gaziantepliler bayağı bir erken başlıyor ve kahvaltı menüsünde ciğer var! Sabahın 5’inde ilk kahvaltılarını ciğerle yapıp sonra bizim için normal kahvaltı saatinde bir de üzerine bol sarımsaklı beyran çorbası içiyorlarmış. Kahvaltıda beyran içilir diyorlarsa içeriz dedik ve sabah soluğu Metanet Lokantası’nda aldık. Ama sabah 5’te kalkıp ciğerciye gidecek kadar yerel veya boğazına düşkün hissedemedim kendimi:) Sabahın 5’inde hatta daha da erken servise başlayıp 06.30 gibi tükenen ciğerden tatmak isteyenler sabah Ciğerci Ali Haydar Usta’nın yolunu tutabilir.
Gaziantep’in başka bir sıradışı kahvaltı menüsü de nohut dürüm. Nohut dürüm denemek için en iyi seçenek ise Dürümcü Recep Usta. İş ana yemeklere gelince ise, herkes tarafından tavsiye edilen restoranlardan bahsederek devam edeceğim.
Halil Usta: Farklı şubeleri olan bu restoran zincirlerinden tavsiye edilen; Zeugma Mozaik Müzesi’nin hemen arkasında yer alan, açılan ilk dükkanı. Burada denenmesi tavsiye edilen yemekler: Küsleme, simit kebabı, terbiyeli şiş. Gaziantepliler Halil Usta’nın eski kalitesinde olmadığını söyleseler de hala en iyi ve talep gören lokantalardan biri. Bu şubesi pazar günleri kapalı o yüzden planlamanızı yaparken dikkatli olun derim.
Gaziantep’te en dikkatimi çeken şeylerden biri inanılmaz hoş sohbet, tatlı esnafı oluyor. Birkaç istisna dışında tüm restoranlarda, dükkanlarda çok ilgili ve sıcak kanlı esnafla, garsonla karşılaştık. Yabancı olduğumuz neredeyse alnımızda yazarken hepsi tavsiyelerde bulunup yardımcı olma, şehirlerini ve kültürlerini iyi tanıtma niyetinde samimi insanlardı. Hatta öyle ki Halil Usta’da tadımlık yaptığımız siparişlerimizden midir nedir hesap ödettirmedi bize baş garson! Şunu da deneyin diye anne gibi tabağımıza bir şeyler ilave etmesi de cabası:)
İmam Çağdaş: Ali nazik, patlıcan kebabı ve soğanlı lahmacun burada denemeniz tavsiye edilen yemeklerden. Üzerine bir de havuç dilim baklava yerseniz nirvanaya ulaşabilirsiniz.
Çulcuoğlu Kebap: Esnaf lokantası kıvamında lezzetli ve ucuz bir seçenek. Tepsi kebabı, kıyma kebabı (Antep’te Adana kebabına verilen ad) ve kadayıfı meşhur.
Küncülü Kebap: Tabakhane bölgesinde yani Gaziantep Kalesi’nin yer aldığı bölgede yer alan bu küçük restoran yerellerin tavsiyelerinden.
Aşina Gaziantep Mutfağı: Birçok Gaziantep lezzetini bulabileceğiniz sade ama şık bir restoran. Yuvalama, içki köfte ve dolma deneyebilirsiniz.
Dukat Kebab ve Beyran: Beyran ve katmerinin denenmesi tavsiye edilen mekan, Gaziantepli arkadaşımın önerisi. Yerel öneriler her zaman önceliklidir:)
Gaziantep’te Tatlı Nerede Yenir?
Söz konusu Gaziantep olduğu zaman başka bir hassas başlık da nerede tatlı yeneceğiz? Leziz baklavalara, katmerlere, kadayıflara doymak için önereceğim yerler şöyle;
Katmerci Zekeriya Usta: Katmerde bir numara denebilir ve gerçekten de şahane yapıyorlar. Bir porsiyonu iki kişi bitiremedik. Tatlı konusunda kendinize pek güvenmiyorsanız porsiyonları 3-4 kişilik düşünebilirsiniz.
Koçak Baklava: Baklavada en önde gelen isimlerden biri. Havuç dilim gerçekten şahane. Bir çaycı olarak söylemeliyim ki çayı, Gaziantep’te içtiğim en güzel çaydı:)
İmam Çağdaş: Baklavada iddialı adreslerden. Daha önce yemek için önerdiğim bu restoranda yemek sonrası baklava yemediyseniz tekrar bir uğrayabilirsiniz.
Zeki İnal: Konu şöbiyet ise en iddialı mekan.
Çağdaş Tatlı Salonu: Bir yerel tavsiyesi olarak listeye giren mekan Karagöz Caddesi’nde bulunuyor. Karışık, lokma ve kadayıf tavsiye edilen tatlılar.
Leziz Güneydoğu mutfağı karşısında okurken bile ağzınız sulandıysa sizi Gaziantep’e doğru iki günlük bir haftasonu gezisi paklar! Şimdiden iyi gezmeler ve tabii ki afiyet olsun:)