Orada Bir Cennet Var Uzakta: Şavşat
Çok şanslıyız ki dört mevsimin görüldüğü, her köşesinde farklı
kültürlerin, tarihlerin, doğanın şekillendirdiği güzellikler ile sarmalanmış
bir ülkeyiz. Çoğu zaman çok uzaklara gitmeye gerek kalmadan bu zenginliklere ulaşabiliyoruz.
Kimi zaman da uzun ve biraz da zorlu yollar katetmemiz gerekiyor. İşte şimdi o
zorlu yolların mükafatı gibi karşımıza çıkacak olan bir yere götürüyorum sizi;
Türkiye’nin bir ucuna, Şavşat’a!
Şavşat Nerede ve Nasıl Gidilir?
Artvin’in sınır ilçesi olan Şavşat; hem başka bir il olan Ardahan, hem
de başka bir ülke olan Gürcistan ile komşu. Yani tam olarak Türkiye’nin bir
ucu! Büyük şehirlerden Şavşat’a uçak yolu ile ulaşımda üç seçenek bulunuyor;
Trabzon, Erzurum ve Kars. Fakat sonrasında tekrar otobüs, dolmuş veya kiralık
araç ile yola devam etmeniz gerekiyor. Planınız farklı yerleri de içeren bir
Doğu Karadeniz turu değilse, belirtmek gerek ki Kars’tan ulaşım seçeneği
diğerlerine göre biraz daha kısa.
Bizim günübirlik Şavşat gezimizin başlangıç noktası Artvin’in başka bir
ilçesi olan Arhavi. Aynı il sınırı içindeki bu 145 km'lik mesafe bile
bizim için oldukça yorucu oluyor çünkü Çoruh Nehri boyunca Hopa-Borçka-Artvin
Merkez-Şavşat rotasını izleyen yol, yer yer oldukça virajlı. Planınızı yaparken
bu durumu göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim. Evet yollar yorucu ama yol
boyunca durup soluklanacağınız, hatta kahvaltınızı yapabileceğiniz güzel seyir
noktaları da mevcut. Borçka’yı geçtikten hemen sonra, Borçka Baraj Gölü
manzaralı alan buna güzel bir örnek.
Peki Doğu Karadeniz kıyısından Şavşat’a ulaşırken yol boyunca görmeye değecek
başka yerler var mı? Yeşili bol Artvin’de bu sorunun cevabı tabii ki içi dolu
dolu, kocaman bir evet! Borçka, Murgul ve hatta rotadan biraz saparak Maçahel
de eklenebilir önerilere ama buraları anlatmayı başka bir yazıya bırakıyorum.
Şavşat’a gidiş yolunuz üzerinde olup, rotanızdan çok da çıkmadan
ulaşabileceğiniz bazı tavsiyeler ise şöyle:
→Yol, tam olarak Artvin merkezden geçmiyor ama 5 km’lik bir sapma yapıp,
Artvin merkezinin bulunduğu tepeye tırmanırsanız, buranın meşhur dönerini
tadabileceğiniz bir mola verebilirsiniz. (Öneri restoran; Gürbüz’ün Yeri).
Artvin merkez bana hep çok farklı gelmiştir; bir tepeye kurulmuş, dar ve
kıvrımlı yollarla ulaşılan, etrafı kıraç coğrafya ile çevrili küçük bir il
merkezi... Farklı ve lezzetli bir mola noktası olarak değerlendirebilirsiniz bu
öneriyi.→Yola devam edip Ardanuç sapağına vardığınızda, 13 km’lik bir sapma yapıp,
Ardanuç’ta yine lezzetli bir mola verebilir ve Cehennem Deresi Kanyonu’nda doğa
yürüyüşü yapabilirsiniz. Aslında
Erzurum’un meşhur tadı olan cağ kebabının çok güzel bir örneğini
Ardanuç’ta tatmanız mümkün. Konuya oldukça hakim arkadaşımın tavsiyesi ise:
Ersin Dede Cağ Kebabı. Eğer gastronomi ilginizi çekiyorsa, yerel ve global ölçekte konu ile
alakalı kaleme alınan, detaylı yazılar için mizanplas.com 'u ziyaret etmenizi de yeri gelmişken tavsiye edebilirim.
Sakin Şehir (Cittaslow) Şavşat
Yeşilin sonsuz tonuyla, huzurlu ve sakin ilçe Şavşat’a varıyoruz.
Şavşat’ın “sakin” sıfatı aslında 2015
yılından beri tescilli, hem de uluslararası arenada. Orjinal tanımlanması
“Cittaslow” olan, İtalya kökenli bu hareket ve organizasyonun amacı; yaşam
kalitesini arttırmak adına yavaşlamak. Yaşam tarzından, yiyeceklere kadar geniş
bir felsefeye dönüşen bu akımın Türkiye’de Şavşat’tan başka 13 tane daha
temsilcisi var. Bunlar: Akyaka, Eğirdir, Gerze, Gökçeada, Göynük, Halfeti,
Perşembe, Seferihisar, Taraklı, Uzundere, Vize, Yalvaç ve Yenipazar.
Şavşat'ta Gezilecek Yerler
İlçenin küçük merkezinden geçtikten sonra asıl güzelliği olan doğasına
doğru yol alıyoruz. İlk hedef Karagöl! Artvin sınırları içerisinde; biri
Borçka’da, diğeri Şavşat’ta olmak üzere iki tane Karagöl bulunuyor. Kafanızın
karışmaması için bunu belirtmekte fayda var. Benim bu yazıda odaklanacağım Sahara
Karagöl Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan ve Şavşat merkezinden 25 km.
mesafede bulunan Karagöl.Güncel yazılardan haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımı takip edebilirsiniz
→ instagram/sezinlegez
→ facebook/sezinlegez
Şavşat Karagöl
Etrafı yoğun olarak çam ve ladin ağaçlarıyla çevrili Karagöl, aslında
bir heyelan gölü. Yani bölgede olan toprak kaymaları sonucu zamanla oluşmuş bir
göl. Bizim orada bulunduğumuz ekim ayı; içimizi ısıtan güneşinin yanında,
sonbahar renklerinin yer yer ağaçlarda görülmeye başladığı güzel bir zamana
denk geliyor. Tabii ki yeşiliyle, sarısıyla bu güzel doğanın su yüzeyindeki
yansımasının yarattığı şiirselliği de eklemek gerek.
Küçük bir iskele ve renkli kayıkların üzerinde salındığı göle dikkatlice
baktığınızda ise hiç de yalnız olmadığınızı, büyük bir sazan kolonisinin size
eşlik ettiğini görüyorsunuz. Etrafta otlayan inekler, ağaçlara tırmanmış
sincaplar gibi kolayca görülebilir doğal hayatın yanında; gözlerden uzak, büyük
bir yaban hayatı da söz konusu milli parkta.
Şavşat’ın ormanları o kadar zengin ki sonbaharda 250 km yürüyerek
Sarıkamış’tan gelen boz ayılara bile ev sahipliği yapıyormuş! 2016 yılında yapılan
bir araştırma; uydu vericileri ile izlenen boz ayıların, bu ormanlardaki meyve
ve meşe palamutlarını yemek için Şavşat’a göç ettiklerini ve beslenip yağ depoladıktan
sonra tekrar Kars’a dönüp kış uykusuna yattıklarını ortaya çıkarmış. Şaşırtıcı
bir bilgi değil mi?
Yaban hayatın bile ilgisini çeken alan, tabii ki insanları da kendine
çekiyor. Yakın veya uzak yerlerden gelen ziyaretçiler; doğanın duyularına
yaşattığı zenginliğin keyfini çıkarıyor, göl kenarında yürüyüş yapıyor, gölde
kayıkla geziyor, piknik yapıyor hatta orada konaklıyor. Çok büyük ve
teferruatlı olmasa da yemek ve konaklama imkanı sunan 20 kişi kapasiteli bir
tesis de bulunuyor milli parkta.
Karagöl’e giderken veya dönüşte, içerisinden geçeceğiniz köylerin sahip
olduğu manzaralar mutlaka dikkatinizi çekecektir ama kaçırma ihtimalinizi
sıfıra indirmek için özellikle belirtmek istiyorum. Yol boyunca bir çok noktada
durup; sakinlik ve huzurun daha da içinize işlemesini sağlayacak, yumuşak yeşil
tepeciklerin peyzajını izlemeyi es geçmeyin. Şahsen, sonsuza kadar durup
izleyebileceğim bir manzara...
Yeşilin
sonsuz tonununun yarattığı manzaralara hala doymadıysanız; Şavşat’a 4 km
mesafede bulunan Yavuzköy’deki seyir terasından Karagöl’ün de içinde bulunduğu
Sahara Milli Parkı’nı ve uçsuz bucaksız doğayı izleyebilirsiniz. Karagöl
sonrası bizim rotamız ise Cevizli Köyü’nde yer alan Tibeti Kilisesi oluyor.
Tibeti Kilisesi
Uzun yıllardır yaşam alanı olarak seçilen bu zorlu coğrafyada, doğal
güzelliklerin yanında tarihi yapılar da mevcut. Bölgede yapılan arkeolojik
kazılarda bulunan bakır baltalar 6 bin yıllık geçmişi kanıtlar nitelikte. O
kadar eskiye gitmese de 1100 yıldan fazladır kısmen ayakta durmayı başarmış
tarihi bir yapı Tibeti Kilisesi.
Bölgede
egemen olan Bagratlı prenslerinden Aşut Koh tarafından 9.yüzyılda yaptırılan
kilise, o dönemin önemli merkezlerindenmiş. Bölgede İslamiyetin kabul edilmesiyle
camii olarak kullanılan haç planlı kilise 1885 yılında kubbesine ve haç
kollarına düşen yıldırım sonrası ciddi bir hasar görmüş. 1953 yılında
kubbesinin yıkılmasıyla tamamen terk edilen ve harabeye dönen taş kilise bence
hala etkileyici bir yapı. Taşlara yapılan işlemeler bile hala net bir şekilde
görülebiliyor. Yıllara, bakımsızlığa, doğa olaylarına meydan okuyan bu tarihi
yapı, başarılı bir restorasyonu fazlasıyla hak ediyor.
Tarihte birçok krallığın egemenliğine giren Şavşat bölgesi bugünkü etnik
yapısının temelini 1118’de Gürcü Kralı II.David’in Kıpçak Türklerini ülkesine
davet etmesiyle atmış. Gürcü ve Kıpçak kökenli insanlar, binlerce yıldır hem
doğayla hem de birbirleriyle uyumlu bir yaşam sergilemekte. Komşu topraklar
Gürcistan’ın etnik kimlik dışında daha net bir etkisi daha var Şavşat’a.
Şavşat’ın adı Gürcü dilinden gelmekte ve anlamı: Karaorman! Güneş ışınlarının
bile bazen toprağa ulaşmasına engel olan yoğun orman dokusu ve zaman zaman
çöken sisler düşünüldüğünde bu adlandırmanın ne kadar da yerinde olduğunu
anlayabiliriz.
Bioçeşitlilik konusunda da oldukça özellikli bir coğrafya Şavşat. Borçka
ve Şavşat’ı arıyan Karçal Dağları ve yoğun bitki örtüsü dünyanın çok az
bölgesinde bulunan doğal yaşlı ormanlardan biri. Buzul çağından beri var olan
ve insan müdahalesine uğramamış bu ormanlar Dünya Koruma Vakfı (WWF) tarafından
korunması öncelikli 200 ekolojik bölgeden biri olarak belirtiliyor.Bizim
günübirlik Şavşat gezimiz burada son buluyor ama Şavşat ilçe sınırları
içerisinde bile görmeye değecek çok güzel köyler, yaylalar, buzul gölleri hatta
şelaleler bulunuyor. Buralara kadar gelmişken nispeten uzun bir tatil planlayıp
mümkün olduğunca yeşile, doğaya, insanlara doymanızı tavsiye ederim. Ben ise Artvinli
biri olarak şimdiye kadar Şavşat’a gelmemiş olmamın pişmanlığı ile yeniden ve
daha uzun bir Şavşat ziyareti umuyorum kendim için. Şimdiden keyifli gezmeler!
Ziyaret için kenara not edebileceğiniz diğer yerler ise şöyle:
→ Pınarlı Köyü, Arsiyan Yaylası ve Gölleri: Gürcistan sınırında bulunan bu
köy ve yakınındaki yaylada büyüklü küçüklü göller bulunuyor.
→ Maden Köyü, Erikli Köyü, Mısırlı Köyü: Çivi kullanılmadan, geçme ahşap
tekniği ile yapılan köy evleri ile ünlüler.
→ Cancir Yaylası: Maden köyünün bir yaylası.
→ Balık Gölü, Şirata Gölleri: Buzul gölleri.
→ Tamara Odaları ve Suatan Şelalesi: Ortaçağ’dan kalma kayalara oyulan
odacıklar din adamlarının inziva alanıymış. Kısa bir yürüyüşle 60 metreden
dökülen Suatan Şelalesi’ne ulaşmak mümkün.
→ Tepeköy Geleneksel Yaşam Kültürü Müzesi: Geleneksel yaşama dair eşyaların sergilendiği köy müzesi.
→ Şavşat için konaklama önerisi ise: Laşet Motel.Bu yazıyı beğendiyseniz ve bölge ile ilgili benzer yazılar okumak isterseniz:
Artvin'de gezilecek yerler → Şavşat Gezi Notları
Rize'de gezilecek yerler → Kaçkar Yaylaları Gezi Notları