Mısır’ın En Meşhuru: Büyük Piramitler
Mısır’da antik zamanlardan kalma 100’ün üzerinde piramit olduğundan
bahsediliyor ama kuşkusuz ki Mısır ve piramit denilince ilk akla gelen; Büyük
Piramitler yani Gize Piramitleri! MÖ 2000’li yıllarla tarihlenen
“Eski Krallık” döneminin başlarında yapılan Mısır'ın en meşhur piramitleri:
‘Antik Dünyanın 7 Harikası’ listesinde yer alan ve günümüze kadar ulaşmayı
başaran tek yapı!
Büyük Piramitler 4500 yılı aşıp günümüze kadar gelmişken, bizim
İstanbul’dan Gize’ye gitmemek gibi bir durumumuz tabii ki olamaz, olmamalı:). Kahire’den başlayan bir haftalık Mısır
gezimizin en heyecan verici duraklarından biri olacağını tahmin ettiğimiz Gize Piramitleri
için Kahire’den yola çıkıp, Nil’in karşı kıyısına geçiyoruz.Sayfamı instagram’da da takip etmek isterseniz → instagram/sezinlegez
Mısır Piramitleri Nerede?
Büyük Mısır Piramitleri başkent Kahire’ye 23 km uzaklıkta yani yaklaşık
yarım saatlik mesafede bulunuyor. Bu yakınlığa bir de bölgenin düz coğrafyası
eklenince Kahire’deki yüksek bir noktadan Gize Piramitleri’ni görmek bile
mümkün oluyor. Kahire’yi gezerken, bir tepe üzerine kurulmuş olan Citadel’den
kent manzarasını izlerken, bir anda uzaktan piramitleri görmek beklenmedik, hoş
bir sürpriz olmuştu bizim için.
Kahire gezi notları ve fotoğraflara buradan da ulaşabilirsiniz → Kahire Gezi Notları
Mısır
Piramitlerine Nasıl Gidilir?
Kahire Müzesi’nin arka tarafında bulunan duraklardan kalkan 355 ve 357
numaralı otobüslerle Gize Piramitleri’ne gitmek mümkün. Ama piramitlerin
birbirlerine çok da yakın olmadığı ve alanın büyüklüğü düşünülürse fazlaca
yürümeyi göze almalısınız. Orada faytonlarla veya develerle gezmeniz de mümkün
ama tahmin edersiniz ki bu seçenek oldukça turistik.
Kahire’den günübirlik Gize turlarına katılmanız da mümkün ama ulaşım
konusunda tavsiye edeceğim seçenek bizim de yaptığımız gibi Kahire’den
şoförüyle beraber araç kiralamanız. Sadece araç kiralamanızı Mısır koşullarında
pek tavsiye etmiyorum çünkü trafiği İstanbul’dan da kaotik olabiliyor.Mısır
Piramitleri Hakkında Bilgi
Büyük Piramitler’in nerede olduğunu ve nasıl gideceğimizi öğrendikten
sonra asıl soruya “Oraya neden gidelim?”e geleyim. Ama öncesinde mantığını
oturtmak için Antik Mısır’dan biraz bahsetmek gerek diye düşünüyorum:
• Antik Mısır hükümdarları olan firavunların; gök/güneş tanrısı olan
Horos’un yeryüzündeki simgesi ve güneş tanrısı Ra’nın oğlu olduğuna inanılıyordu. Yani firavunlar bir
insandan öte, tanrıydı aslında.
• Antik Mısır’da ölümden sonra yaşam inancı vardı ve ölen kişinin bu
sonsuz yaşama kavuşabilmesi için öncelikle fiziksel olarak bedeninin de olması
gerekiyordu çünkü dirildiğinde o bedeni kullanacağına inanıyorlardı. Ölümden
sonra bedenin korunabilmesi için mumyalama denen, pek de basit olmayan ve 60-70
gün süren işlemler uygulanıyordu. Rahatsız edici olma potansiyeli olsa da bu
mumyalama işlemini biraz detaylandırmak istiyorum çünkü gerçekten çok
enteresan. İtalik kısım tamamen bu işlemin detayı o yüzden isteyen o paragrafı
atlayabilir (seçmeli sansür:)).
Mumyalama Nasıl Yapılıyordu?
Önce ölünün bedeni
temizlenip iç organları çıkarılırmış ki bu işleme önce beyinden başlanırmış.
Burun kıkırdağı kırılıp çengeller yardımıyla beyin, burun boşluğundan
çıkartılıp yerine keten tampon ve talaş doldurulurmuş. Çıkarılan tüm organlar da
temizlenip, mumyalanıp “kanopus” denilen kaplarla mezara konurmuş. Vücutta
bırakılan tek organ kalp olurmuş çünkü ölünün sonsuz yaşama geçebilmesi için
kalbin tanrılar tarafından tartılıp onaylanması gerekirmiş (kalbi yeterince iyi
olmayanlar ise cezasını çekmek üzere timsaha dönüştürülürmüş. Timsahlara başka
gözle bakmaya başlayabiliriz artık!). Sonrasında deri ve kemik olarak kalan bedenin, suyundan arındırılması işlemine geçilirmiş. Göğüs boşluğu ve karın; kum, saman, odun ve bez
parçalarıyla doldurulup kapatılan vücut, meşhur yatış şekline (eller göğüste
veya karında birleştirilmiş) getirilip tuz ve karbonat karışımı bir madde
içerisinde 40 gün bekletilirmiş. Bu işlem sonrasında beden ağırlığının yaklaşık
%75’ini kaybedip, sararırmış. Sonrasında ise yaklaşık 15 gün süren, reçineye
batırılmış bez şeritlerle tüm vücudun 3 kat sarılması gerçekleştirilirmiş.
Ahşap veya taştan yapılan lahite yerleştirilen mumyaya, kendi yüzünün çizildiği
bir maskenin yerleştirilmesiyle ve lahitin kapatılmasıyla mumyalama işlemi son bulurmuş.
Nasıl? Rahatsız edici olduğu kadar etkileyici de değil mi? Günümüze kadar
ulaşmayı başaran firavun mumyalarından bu işlemin aynı zamanda ne kadar da
başarılı olduğunu anlayabiliyoruz. Şimdi tekrar kaldığım yerden devam ediyorum.
• Hem hükümdar hem de tanrının yeryüzündeki temsilcisi olan firavunların
bedenleri ölümden sonraki yaşama hazırlanırken, sonsuzluklarını pekiştirecek
anıt mezarlar da onlar hala hayattayken inşa edilmeye başlanırmış.
• Ölümden sonra sonsuz yaşam inancından dolayı ölen kişilerin
dirildiklerinde kullanmaları için kişisel eşyaları da mezarlarına konulurmuş.
Bir servet değerinde olabilen bu kişisel eşyalar da Mısır’daki antik mezar
hırsızlığının sebebi oluyor tahmin edersiniz ki.
• Genel bilgilerden sonra asıl konumuz olan Gize Piramitleri özelinde
devam ediyorum: Farklı firavunlar tarafından farklı zamanlarda anıt mezar olarak
yaptırılan devasa piramitler isimlerini firavunlarından alıyorlar. Üç tane
piramitten oluşan Büyük Mısır Piramitleri’nin isimleri; Keops Piramidi (bir
diğer adı da Khufu), Kefren Piramidi ve Mikerinos Piramidi.
• Bu üç piramidin de Dünyanın 7 Harikası listesinde yer aldığına dair
bilgi aslında tam anlamıyla doğru değil. Çünkü üç piramitten sadece Keops Piramidi dünyanın 7 harikasından biri sayılıyor. Antik dünyanın en önemli 7 yapısının yer aldığı bu listeden sadece Keops Piramidi günümüze kadar gelebilmeyi başarmış.
• Üç piramit de neredeyse hatasız bir şekilde kuzeye göre hizalanmış. Bu da
4500 yıl önceki bilim ve teknoloji imkanları düşünüldüğünde oldukça etkileyici
bir detay.
• Bu üç piramitten en büyüğü ve en eski yapılanı olan Keops Piramidi’nin;
25 bin kişinin çalışmasıyla, 20 yılda inşa edilmiş olabileceği tahmin ediliyor.
• Kefren Piramidi’nde kireçtaşı blokları kaplayan koruyucu katmanın bir
bölümü bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş. Yani piramitlerin orjinali, ek
kaplama katmanından dolayı çok daha pürüzsüz ve net geometriye sahipmiş.Piramitlerle ilgili çok daha sürreal düşünceler, tahminler tabii ki
mevcut ama işin ‘magazin kısmını’ kişisel merakınıza bırakıp piramitlerin içine
götürmek istiyorum sizleri. Ama öncesinde giriş biletleri ile ilgili kısa bir
bilgi ekleyeyim.
Mısır Piramitleri Giriş Biletleri
Giriş biletleri ziyaret etmek istediğiniz yerlere göre çeşitlilik
gösteriyor. Üç ana piramitten iki tanesini ve Khufu Güneş Teknesi Müzesi’ni
kapsayan biletin ücreti 500 Mısır poundu yani yaklaşık 30$. Üçüncü piramide
girmek için ekstradan 150 Mısır poundu değerinde bir bilet daha almanız
gerekiyor ama şahsi fikrim iki piramidi görmenin yeterli olacağı açıkçası.
Piramitlerin İçi Nasıl?
Büyük piramit örneğinden gidersek; kenarları yaklaşık 230x230 metrelik bir kare oluşturan ve 138 metre yükselen, yaklaşık 5.9 milyon ton
ağırlığında devasa bir kütle aslında. Kireç taşı bloklarının üst üste
yerleştirilmesiyle oluşan piramitlerin içinde; kral ve kraliçe mezar odaları
yanında havalandırma kanalları, dehlizler ve kaçış tüneli gibi teknik hacimler da
bulunuyor. Bu kısımları piramidin içindeyken algılamak pek de kolay değil, aşağıdaki
piramit kesiti bu konuda oldukça açıklayıcı bir görsel.
Dehlizler, kelimenin tam anlamıyla iki büklüm halde tırmandığınız,
klostrofobik insanların pek de hoşlanmayacağı yerler. Büyük galeri ise biraz
soluklanabileceğiniz ve taşların nasıl birbirleri üzerine bindirildiğini
gözlemleyeceğiniz, etkileyici bir hacim. Piramidin kalbine, firavun odasına
ulaşmadan önce son kez iki büklüm ilerleyip ön odayı da geçiyoruz ve hedefe
varıyoruz. Karanlık bir küp içerisindeyiz ve içeride sadece firavunun lahitinin
konduğu, taş bir sanduka var. Algılarımı ilk uyaran şey; içerideki havanın
azlığı ve daha da artan ısı oluyor. Duvarlarda ne bir yazı ne de bir hiyeroglif
bulunuyor. Belki ortamın gizemini arttırmak için bilinçli yapılmış bir tercih
ama içeride yeterli bir ışıklandırma dahi bulunmuyor.
Piramitten çıkış için yine aynı yol, iki büklüm şekilde izleniyor ve o
devasa taş yığınının içinden, küçük bir boşluktan çıkıyoruz. Dışarıda bizi
bekleyen aracımızla diğer piramide doğru yol alıyoruz. Etrafta faytonlar ve
sıra sıra develerin yol aldığı küçük gruplar görülüyor uzaklarda. Alan tamamen
kumlardan oluşan dümdüz bir çöl aslında. Gezdiğimiz büyük piramitle benzer olan
ikinci piramidin içinden özellikle bahsetmeden gezeceğimiz son yer olan Khufu
Tekne Müzesi’ne geçiyoruz.Khufu
Tekne Müzesi
Firavun Khufu’nun güneş teknesinin yer aldığı müzeye girişte ketenden
yapılmış, çok kullanımlık, kocaman galoşlarımızı giyiyoruz ki böyle bir galoşla
ilk defa karşılaşıyorum açıkçası:). Khufu Piramidi’nin yakınında gömülü olarak bulunan güneş teknesinin
milattan önce 2500 yılında gömüldüğü tahmin ediliyor. 1954 yılında bulunan bu
antik kalıntı için 1985 yılında modern, hatta o zamana göre futuristik
sayılabilecek bu yapı yapılmış. Üç katlı müze binasının ortasında askıda
sergilenen 43 metrelik güneş teknesinin etrafında gezerek, farklı açılardan bu
antik tekneyi gözlemlemek mümkün.
Güneş teknesi de ne oluyor diye sorarsanız yine Antik Mısır inançlarına
geri döneyim. Ölümden sonra dirilecek olan kralın, güneş tanrısı Ra ile
birlikte cennette seyahat edeceği araçlar olarak düşünülüyormuş bu tekneler.
Firavunun yeniden dirildiğinde kullanacağı diğer eşyalar gibi tekneler de onlarla
beraber gömülürmüş.Büyük Gize Sfenski
Gize platosundaki son gezi noktamız piramitlerin koruyucusu olarak inşa
edildiğine inanılan, aslan bedenine ve insan başına sahip mitolojik bir canlının
heykeli olan sfensk. 43 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğinde ve 20 metre yüksekliğindeki
kireç taşından yapılmış bu heykel, dünyadaki en eski ve en büyük heykel olma
özelliğini taşıyor.
Sadece belgesellerde izlediğimiz 4500 yıllık ihtişama kendi gözlerimizle
tanıklık ettiğimiz, piramitlerin dar dehlizlerinde ilerleyip mezar odalarına
ulaştığımız, bolca “nasıl?” sorusuyla doldurduğumuz unutulmaz bir gün ve
deneyimi burada sonlandırıp Kahire’ye geri dönüş yoluna geçiyoruz. Önceden de
belirttiğim gibi; gerek piramitler, gerekse diğer firavun mezarlarındaki
eşyaları da görmek için Kahire Müzesi’ni ziyareti es geçmeyin. Olası Mısır
geziniz için şimdiden keyifli geziler!Sayfamı instagram’da da takip etmek isterseniz → instagram/sezinlegez
Zaman:
25 Ekim-01 Kasım 2019
Rota:
İstanbul»Kahire»Gize»Luksor»Hurgada»İstanbul
Kadro:
5 kişi
Ulaşım:
İstanbul-Kahire: Uçak (Aegean Airlines ile Atina aktarmalı 175 $)
Kahire-Luksor: Otobüs (Go-Bus firması 15 $)
Luksor-Hurgada: Otobüs (Go-Bus firması 8 $)
Hurgada-İstanbul: Uçak (Pegasus Havayolları 705 TL)
Masraf:
Gidiş-Dönüş Uçak Bileti: 1700 TL
Vize ücreti: 170 TL
Seyahat sigortası: Yok (konsolosluğun böyle bir talebi yok)
Araç kiralama: 160 $ (Kahire'de ve Gize'de 2 gün boyunca araçla gezdik. Şoförle beraber lüks aracın günlük ücreti: 80 $)
Kahire Konaklama: Yok (Kahire'de yaşayan arkadaşımız bizi misafir etti)
Hurgada Konaklama: 90 $ (4 gece konakladığımız otel gayet güzeldi. Tavsiye edebilirim: Sky View Suit Hotel)
Hurgada günlük tekne kiralama: 120 $ (kişibaşı 20 $)
Müze giriş ücretleri: 85 $ (Kahire ve Luksor'da girdiğimiz tüm müze ve tapınak giriş ücretleri)
________________________________________________________________________________
6 günde toplamda yapılan harcalamalar: 400 $
1 kişi için her şey dahil gezi maaliyeti yaklaşık: 4000 TL
* Gize Piramitlerini ziyaret etmeden!
* Kahire'deki Mısır Müzesi'ne gitmeden!
* Kahire tarihi kent merkezinde gezmeden!
* Kahire'deki Zuwalya Kapısında kulelere çıkıp, kenti seyretmeden!
* Luksor'daki tapınakları ziyaret etmeden!
* Luksor Krallar Vadisi'ndeki kral mezarlarını görmeden!
* Kızıldeniz'de yüzmeden!